Senin de elde ettiğin pek çok başarı vardır; okuldaki dereceler, kariyer yaşamındaki terfiler, başarıyla sonuçlanmış projeler ve daha pek çok şey olabilir. Peki, bunlarla ilgili ne hissediyorsun? Elbette ki mutlu olmasın! Elde ettiğin tüm başarının harcadığın emeğin bir karşılığı olduğunu düşünmelisin! Yaptıklarınla gurur duymalısın!
Peki, gerçekten de öyle misin? Madalyon metaforunu biliyoruz, değil mi? Hep diğer yüzü var. Başarılarının sende uyandırdığı hislerin, bir başka boyutu da var. Belki de sen mutlu değilsin, övünç duymuyor ve başarını kendine mal edemiyorsun. Merak etme, bu konuda yalnız değilsin.
Imposter Sendromu Nedir?
Yalnız değilsin derken boşuna demedik; yukarıda alıntıladığımız cümle metin yazarlarımızdan birine ait. Imposter Sendromu hakkında yazmaya karar verip de araştırmaya başladığımızda, bu samimi itirafta bulundu arkadaşlarımızdan biri. Sonra düşününce, bazılarımızın hayatının bir döneminde ya da mevcuttaki başarılarına dair şüpheleri olduğunu fark ettik. Sen de buna benzer bir durumda kendini bulmuş olabilirsin ama merak etme; bunun bir açıklaması var.
Imposter Sendromu (ya da fenomeni), bir diğer adı ile “Sahtekarlık Sendromu” olarak biliniyor. Bir kişinin yeteneklerinden, becerilerinden, başarılarından sürekli olarak şüphe etmesi ve “sahtekar” olarak nitelendirilme ihtimalinden içselleştirilmiş bir korku duymasıdır. Hemen söyleyelim; bu psikolojik bir rahatsızlık değildir. Daha çok, kişinin kendini içinde bulduğu psikolojik bir model, bir fenomendir. Bununla birlikte ne yazık ki bazı ciddi psikolojik rahatsızlıkların bir sonucu olarak da ortaya çıkabilir. Örneğin; aslında ciddi psikolojik sorunları olan biri, Imposter Sendromu içinde de olabilir ve bu yüzden psikiyatrik ilgiye kendini layık görmediği için, sahip olduğu sorunları çözüm yoluna gitmeyebilir.
Imposter Sendromunda kişinin tecrübe ettiği başarısızlık olmadığı gibi, elde ettiği başarının somut kanıtları da vardır. Yine de kişi bu başarıyı hak etmediğine, başkalarını kandırarak bunu elde ettiğine dair çok güçlü bir inanç duyar. Yani, kim ne derse desin, kişi neyi başarırsa başarsın kendi içinde kendine inanmaz. Tıpkı, 1978 yılında Dr. Pauline R. Clance ve Dr. Suzanne A. Imes’in çalışmasında olduğu gibi…
150 tane başarılı kadın çalışmaya katılır. Bu kadınların her birinin kariyerinde ya da akademik hayatlarında tescillenmiş olan başarıları vardır. Ancak araştırma sonucunda bu kadınlardan pek çoğunun kazandıkları başarıyı içselleştiremediği ortaya çıkmıştır. Genel olarak ya kendi yeteneklerinin ve zekalarının abartıldığını, ya da kazandıkları başarıların şans eseri olduğunu düşünüyorlardı. Çalışma sadece kadınlarla yapılmış olsa da bu sendromun erkekler üzerinde de etki gösterdiği biliniyor.
Imposter Sendromu Kimlerde Ortaya Çıkar?
Büyük başarılar kazanan insanların %25-30’u Imposter Sendromu yaşıyor. %70’i ise bu sendromu hayatında en az bir kere olsun yaşamış ya da yaşamakta. Aslında bu fenomeni yaratan ya da tetikleyen sebepler için, çocukluğa kadar geriye gidip irdelemek mümkün. Eminiz, bazılarınızın aileleri, siz daha çocukken size çok fazla beklenti yüklemiştir. Örneğin; tüm derslerde başarılı olmak ya da her koşulda hep yüksek notlar almak gibi… Bu beklentilerin haricinde çocukken bize kodlanan veya yaratılan "başarı" algısı da bu durumun kökeninde yer alabilir.
“Kendini sahtekar gibi hisseden birçok insan başarıya büyük önem veren ailelerden geliyor. Özellikle, aşırı övgü ve negatif eleştiri arasında gidip gelen, karışık mesajlar gönderen ebeveynler, gelecekte sahte duyguların oluşma riskini artırabilir. Toplumsal baskılar ise sadece sorunu daha fazla pekiştirir.” - Dr. Suzanne A. Imes (International Journal of Behavioral Sciences, 2011).
Çocukken ebeveynlerimizden çok farklı olduğumuzu düşünürüz. Örneğin; 4 yaşındaki bir çocuk ebeveynin bir zamanlar kendi yaşında olduğunu düşünmez. Anne ya da babasının da bir zamanlar çocuk olduğunu, kendisi gibi oyunlar oynadığını, kendi anne ve babasından izinler alması gerektiğini zihninde çizemez. Bu durum aşılamaz bir statü farkı olarak algılanabilir. Çocuk, daha o yaşta, yeterlilik ve takdir edilme seviyesi için aslında rekabete giremeyeceği bir referans noktası belirleyebilir.
Imposter Sendromu için bazı kişilik özelliklerinin de etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bu kişilik özellikleri var oluşumuzdan bizimle ya da çevresel etkilerle sonradan yüklenmiş olabilir. Buna göre, nevrotik, mükemmeliyetçi, öz yeterlilik konusunda eksik olan kişiliklere sahip insanlar bu durumdan muzdarip olmaya daha yatkın oluyor.
Rekabetçi ortamların da bu durumu tetiklediğini söyleyelim ve ironik bir başka sebepten daha bahsedelim: Kişinin başarısına dikkat çekmek de bu durumu tetikleyebiliyor. Bir sınavı geçmenin, bir terfi almanın ya da bir ödül kazanmanın sonucunda insan kendinden şüphe ettiği bir durumda bulabiliyor kendini. Metin yazarımızın söylediğini hatırladın mı;
“Bazen yazdığım metinler karşısında çok olumlu dönüşler alıyorum. Aslında mutlu olmam gerek ama ben mutlu olamıyorum. Aksine, “Acaba ben bu övgüyü gerçekten de hak ediyor muyum?” diye düşünmeye başlıyorum.”
Ne Yapmalı?
Böyle bir durum içinde kendini bulduğunu düşünüyorsan öncelikle bunu normalize ya da inkar etmekten vazgeç. Biliyorsun ki sorunun varlığını kabul etmek çözüm yolunda atılan ilk adımdır. Unutma başarıların hak ettiğin için seninle.
Akıl Hocana Danış
Eğer etrafında sana rehberlik eden, fikirlerine güvendiğin, seni yönlendirebileceğine inandığın biri varsa onunla konuşabilirsin. Okulda bir hoca, iş yerinde bir yönetici, sektör arkadaşın olabilir bu kişi. Onun sana vereceği fikirler kendini daha doğru değerlendirmene, gelişimini objektif olarak ölçmene yardımcı olabilir.
Başarının Kaydını Tut
Herkes dahi olmak ister ama herkes dahi olsaydı dahi olmanın da bir özelliği kalmazdı. Bu yüzden her şeyin üstesinden gelebilecek, her konuda kusursuz sonuçlar elde edebilecek bir zeka seviyesinden yoksun olduğunu düşünmemelisin. Zaten böyle bir şey de yok aslında. İnsan öğrenmeye ve hata yapmaya programlıdır bir bakıma. Bununla birlikte diğerlerine göre daha iyi olduğun konular ve alanlar mutlaka vardır. Bunların neler olduğunu bulmalısın. Bu farkındalıkta olmak ve bunları kayıt altına almak işine yarayabilir.
Uzmanlığını Tanı
Elbette gelişmek için kendinden daha iyi olan örneklere bakarak bir yol haritası çıkarabilirsin. Ancak bazen, senin kadar iyi olmayanlarla bilgi ve birikimini paylaşmak sana hangi konuda ve ne kadar uzman olduğunu gösterebilir. Sürekli olarak kendini senden daha iyi olanlarla kıyaslamak yerine, senden daha geride olanlara yardımcı olarak da sahip olduğun bilgiyi, ne kadar yol kat ettiğini görebilirsin.
Kimse Mükemmel Değildir
Hayran olduğun insanların kusurları olmadığını düşünüyorsan yanılıyorsun. “Tabii var.” diyerek geçiştirme bu konuyu; gerçekten bunu iyice anlamaya çalış. Kimse kusursuz değildir. Ya da Montaigne’in dediği gibi söyleyelim: “Krallar ve filozoflar da s*çar, hatta kadınlar bile…”
Bir Uzmanla Görüş
Daha başta bunun psikolojik bir bozukluk olmadığını söylemiştik. Yine de bu durum seni zorluyor olabilir. Bu konuda uzman birinin desteğine ihtiyaç duyuyor olabilirsin. Kendine bu konuda yüklenme, erteleme, inkar etme ve sakın sakın buna değer olmadığını düşünme. Güvenebileceğin bir uzmandan gerekirse yardım al. Attığın adımların karşılığını aldığında, bunu içselleştirerek, kendinden emin ve mutlu bir şekilde yoluna devam etmeyi hak ediyorsun. Bu sendromu bir uzman yardımıyla aşman mümkün.
Bu durumu yaşıyor olabilirsin. Bunun için statün, konumun, görevlerin, sorumlulukların da fark etmez. Bizden sürekli olarak bir ürün ortaya koymamızı ve rekabette kazanan olmamızı isteyen bir çağda yaşıyoruz. İnsanların beklentilerine cevap vermekten ne kadar kaçınsak da bazen buna mecbur kalıyoruz. Dolayısıyla Imposter Sendromu ya da başka bir yazıda değineceğimiz Uzman Sendromu ya da bambaşka bir fenomenin içinde olmamız, bir rahatsızlık değil. Güçsüz, yeteneksiz ya da beceriksiz olmamızla da ilgili değil. Sadece içinden geçtiğimiz süreçler, içinde bulunduğumuz durumlarla ilgili. Değişmesi gereken de sen değilsin, sadece bakış açın ve zihninin ürettiği düşünceler.
Biz, Bonherre ekibi olarak seni bugüne kadar yaşama kattığın tüm değerler ve kazandığın tüm haklı başarıları için tebrik ediyoruz. Ve başarısız olsan da seni seviyoruz!