Sen de evdesin, biz de evdeyiz hatta inanması zor ama Tarkan da evde. Herhalde bu üçlünün hayatlarımız boyunca aynı anda aynı durumda olacağı nadir anlardan biri yaşıyoruz bu aralar. Hepimizin evde olmamızın haricinde, emin ol, çoğumuzun aklında “abi karantinayı avantaja çevireceksin, yeni şeyler katmalısın kendine” lafları dolaşıyor. Çoğumuzun dedik çünkü Tarkan’dan pek emin değiliz. Adam daha ne yapsın?
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım, öyle her gün kendimizi geliştirecek motivasyonu, enerjiyi ve hatta geliştirmek istediğimiz alanı bulmak biraz zor. Hissettiklerini söyleyen birini görünce bir rahatlama hissi geldi, değil mi? Merak etme, yalnız değilsin. Tahminimizce Tarkan hariç hepimiz benzer süreçlerden geçiyor ve benzer baskıları hissediyoruz. Ancak evde otururken fark ettik ki bu kendi üzerimizde yarattığımız baskı bizleri olumsuz etkiliyor. Üstelik yorgunluğa ve huzursuzluğa en az ihtiyacımız olan bu zamanlarda. Hepimizin rahatlamaya, dinginleşmeye hatta bu dünyadan biraz uzaklaşmaya ihtiyacı var. İşte bunun için sana, hazır dünyayı keşfetme planların ertelenmiş iken, kendini keşfetmeni sağlayacak oyunlar ve başkalarının hikayelerini deneyimlemeni sağlayacak filmlerle geldik.
Başka Evrenleri Ayağına Getirecek Oyunlar
Control (Playstation, Xbox, PC)
X-Files izleyerek büyüyen bir ekip olarak, hepimizin gizemli, psişik hatta yeri gelince ürkütücü olaylara ilgisi var. Control ise adeta oyun kolunu elimize verdi ve “alın hepsi burada” diyerek bizi ekranın başına kitledi.
Oyun ABD’nin hayali olduğunu umduğumuz gizli hükümet servisi Federal Kontrol Bürosu(Federal Bureau of Control / FBC)’nun etrafında geçiyor. Büro’nun görevi gündelik eşyalar gibi gözüken ancak içleri başka bir boyuttan gelen enerjiyle dolu olup paranormal olaylar tetikleyen nesneleri bulup muhafaza etmek ve üzerlerinde araştırmalar yapmak.
Hikaye ise kendisi küçükken kaybolan erkek kardeşini arayan Jesse Faden’ın, hayatı boyunca topladığı ipuçlarını takip ederek Büro’nun zamanın yaratılışı kadar eski olan ve New York’un tam merkezinde olmasına rağmen insanların göremediği “Oldest House” adındaki sonsuz büyüklükteki karargahı bulmasıyla başlıyor. Jesse binaya adımını attığı ilk anda gerçekliği bozan ve Federal Büro’yu kontrolü altına almış “The Hiss” ile karşılaşıyor ve olaylar gelişmeye başlıyor.
Control, benzersiz hikaye anlatımı, ilgi çekici karakterleri, profesyonelce yazılmış diyalogları ve yalnızca tetiğe basmanın ötesine geçen oynanış mekaniğiyle gerçekliğin o kadar da gerçek olmayabileceğini fark ettirebilir.
Ori and the Will of the Wisps (Xbox, PC, Nintendo)
Ori and the Will of the Wisps, platform oyunlarının, aynı punk gibi, ölmediği yalnızca şekil değiştirdiğini gösteren, her yaş grubunun kendinden bir şey bulabileceği harika bir deneyim.
2015’te çıkan ilk oyunun devamı olan Ori and the Will of the Wisps, ışıklandırması, mekan ve karakter tasarımları ve göz alıcı animasyonlarıyla görsel bir şölen sunarken aynı zamanda güncellenmiş mekanikleri ile eğlenceli dakikalar yaşatıyor.
Bir masal dünyasındaki arkadaşlığı, fedakarlığı ve karanlıkta kalmış korkuları anlatan kalbine dokunacak bu hikayede ormanın üzerinden uçarken çıkan fırtınada arkadaşı Nu’yu kaybeden Ori olarak oynuyoruz. Orman sakinleriyle tanışmayı, ağaçların zirvelerinden mağaraların diplerine kadar mümkün olan her yeri keşfetmeyi ve çok daha fazlasını sunan Ori and the Will of the Wisps sevdiklerin keyifli dakikalar geçirmeni sağlayabilecek eğlenceli bir oyun.
Shadow Warrior 2 (Playstation, Xbox, PC)
Bazen andan uzaklaşmak için başka bir evrene gitmek yetmez. Biraz başka evrenlerden gelen yaratıklar dövmek, robotların içinden katana ile geçmek isteyebilir insanın canı, normal. İnanması zor geliyor ama, Shadow Warrior 2 tam olarak bu ikisini yapabileceğin, hızıyla kendisini gösteren bir FPS oyunu.
Hikayesi burada anlatabileceğimizden biraz daha karmaşık olduğu için orayı sana bırakıyoruz ancak şimdiden söyleyelim, geliştirici firma diyalogları yazarken oldukça eğlenmiş.
The Long Dark (Playstation, Xbox, PC, Nintendo)
Evlerdeyiz, doğayı özlüyoruz. Şimdi bir ormana gidip ağaç görmek, rüzgarın serinliğini hissetmek ne iyi olurdu. Evde otururken bunu yapmanın bir yolu yok mu? Var, The Long Dark. Ama durum biraz farklı.
The Long Dark doğayla olan bağımızı farklı bir açıdan ele alan bir açık dünya hayatta kalma oyunu. Küresel bir felaket sonrası uçağı soğuk ve vahşi Kanada ormanlarına düşen bir pilotun rolünü üstlendiğimiz bu oyunda asıl amaç olabildiğince uzun süre hayatta kalmak. Hayatta kalmak için yapılması gerekilenler basit: dondurucu soğuğun ortasındaki karla kaplı dağlarda, medeniyetten uzakta yiyecek bulmak, en küçük bir odun parçasının bile değerli olduğu ormanda ateş yakıp sıcak kalmaya çalışmak, bu sırada yorgunluktan bayılmadan önce uyurken donmayacağın bir yer aramak ve bütün bunlar olurken her an yaban hayata karşı tetikte olmak. Pek de zor değil sanki?
Her ne kadar başlarda zorluğu ile göz korkutsa da The Long Dark her oynayanın kendinden parçalar bulabileceği ve doğanın ne kadar acımasız olabileceğini gösteren, yaşanması gereken bir deneyim.
Soma (Playstation, Xbox, PC)
Bazen korku, benliğimiz hakkında daha önce farkında olmadığımız şeyleri fark etmemizi sağlayabilir. 2015 yılında piyasaya çıkan Soma, hikayesinin kalitesi ve bunu anlatmadaki başarısı ile içindeki derin korkulara dokunacak, emin ol.
2104 yılında Pathos-2 adındaki bir su altı araştırma merkezinde geçen oyun, geleneksel korku oyunlarının aksine psikolojik korkuya odaklanıyor. Anlattığı gergin ve heyecanlı hikayenin yanı sıra bilinç, kişilik ve zihin-beden arası bağlantı gibi filozofik konulara da değinen Soma, farklı bir korku deneyimi yaşamak istiyorsan aradığın oyun. Bu deneyimi yaşadıktan sonra dalış yaparken iki defa düşüneceksin bizden söylemesi.
Başkalarının Hayatlarına Ortak Edecek Filmler
We Need to Talk About Kevin
Oyunlarda bitirdiğimiz yerden, psikolojik korkudan, başlayalım dedik. Lionel Shriver’ın aynı isimli kitabından uyarlanan We Need to Talk About Kevin film boyunca ve vitesi hiç düşürmeden hissettirdiği huzursuzluk ile gerilim sineması severlerin gözde filmlerinden biri.
Filmde bir annenin en korkulu rüyalarından birini izliyoruz. Filmin baş karakterlerinden Eva’nın hayatı ilk çocuğu Kevin’ı doğurduğu gün kabusa dönüyor. Kevin, bebekken dahi annesine karşı hiçbir sevgi ya da ilgi göstermiyor hatta annesiyle baş başa kaldığında susmadan ağlıyor. Büyüdükçe babası Franklin’i manipüle etmeyi öğrenen Kevin annesinin hayatını daha kötü hale getirmek için elinden gelen her şeyi yapıyor. Sadece düşünürken bile tüylerimiz diken diken olduğu için bizden bu kadar. Yakınlarında bir çocukla izlemeni tavsiye etmiyoruz, önlem almakta fayda var :)
Klaus
İşte bunu filmi çocuklarla izleyebilirsin. Çiçeği burnunda yönetmen Sergio Pablos tarafından yazılan ve yönetilen Klaus izlerken hem güldüren hem de duygulandıran bir animasyon.
Şımarık ve tembel Jesper’in posta teşkilatının başkanı babası tarafından ülkenin en kuzeyindeki mutsuz kasabaya gönderilmesi ile başlayan film Noel Baba efsanesini baştan yazıyor. Sevdiklerinle eğlenceli bir vakit geçirirken “kaç yaşına geldim çocuk filmi mi izleyeceğim” değil de “ee yarın hangi animasyonu izliyoruz” dedirtecek kadar başarılı bir film Klaus.
Seven
50’ler ve 60’lar da en popüler günlerini Amerikan suç draması türünü diriltip Hollywood’a hatırlatan Seven bir başyapıt değil de nedir? Çıktığı yıllara damgasını vuran film, zaman içerisinde sürekli kendini geliştiren suç sineması türü içinde yavaş yavaş etkisini kaybetti ancak biz ekipçe bu filmi bir türlü atlatamadık. Brad Pitt’li Morgan Freeman’lı efsane kadrosunun yanı sıra yarattığı atmosferin de etkisinden ne zaman izlesek çıkmamız baya bir zaman alıyor.
Morgan Freeman tarafından canlandırılan emekliliği gelmiş yaşlı kurt dedektif William Somerset ile asabi genç rolünün çok yakıştığı Brad Pitt’in hayat verdiği dedektif David Mills’in şehirde işlenen bazı cinayetler arasındaki bağlantı keşfetmesiyle başlayan film, heyecanı bir an olsun bile kesmiyor. 2 saat süren film, izlediğin en iyi suç filmlerinden biri olacak, eminiz.
Everything Is Illuminated
Drama ve ska punk severleri bir araya getiren ilginç bir film Everything is Illuminated. Elijah Wood’un oynadığı Jonathan karakterinin dedesini Holokosttan kurtaran bir kadını bulmak için yola çıkmasıyla başlayan film çekimleri ile adeta görsel bir şölen. Filmin müziklerini 2006 Rock’n Coke festivalinde yakından tanıdığımız Gogol Bordello ve diğer ska punk grupları üstleniyor. Üstelik grubun solisti Eugene Hütz filmin başrollerinden de biri.
Before Üçlemesi
5 film demiştik aslında ama bu üçlemeyi yazmasak olmazdı. Bu serinin en ilgi çekici kısımlarından biri filmin gerçek zamanda akması. Evet, evet doğru. Bu 3 film 1995, 2004, 2013’te yani neredeyse onar yıl aralıklarla çekiliyor. Gerçek hayattaki oyuncularla birlikte filmdeki karakterlerin de önce büyüyüp sonra yaşlanmasını ve olgunlaşmasını görmek oldukça ilgi çekici bir fikir.
Minimalist bir aşk filmleri üçlemesi diyebileceğimiz bu seri, modern aşkı işleme biçimi ve bu aşkın içinde barındırdığı incelikleri bizlere diyaloglar üzerinden geçirebilmesi ile Bonherre’nin favori filmleri arasında yerini alıyor. Aşka yeni bir açıdan bakan bu filmi senin için özel biriyle izlemeni öneriyoruz.
Film bitince hızını alamazsan diye de sana bir doz Aşk 101 yazıyoruz. Aç tok fark etmez, istediğin zaman kullan :)
Evde olduğumuz bu günlerde bizi, seni ve eğer bu satırları okuyorsa Tarkan’ı başka alemlere götürecek önerilerimiz bu kadar. Artık kapanmalarda değil, plajlarda ve ormanlarda görüşmek üzere!