Сатириазис: «Я не могу прожить 4 часа без секса»

Yukarıdaki iddialı cümle John F. Kennedy’e ait. Kendisi hiperseksüaliteden, yani satiriasisten muzdaripti. 4 saatte bir seks yapmak, hmm… Kulağa müthiş mi geliyor? Okuduktan sonra bir daha düşünmelisin.

Seksi kim sevmez?!” gibi haklı bir çıkışta bulunabilirsin. Herkes sever tabii. Zaten sevmekte sorun yok ama bağımlılık halini almasına ne denir? İşte, ona Satiriasis denir. Biraz anlatalım.

Satiriasis Nedir?

Birçok kişinin bildiğine eminiz; dünyaca ünlü yönetmenlerden biri olan Lars von Trier Nymphomaniac isimli bir film yapmıştı 2013 yılında. Biraz da yer yerinden oynamıştı çünkü film seks bağımlısı bir kadının yaşadıklarını anlatıyordu.

Aslında bu film ismini, kadınlarda seks düşkünlüğü olarak tanımlanan rahatsızlığın ismi olan “Nemfomani”den alıyor. Aynı rahatsızlığın, yani aşırı seks düşkünlüğünün erkeklerdeki ismi de “Satiriasis” oluyor.

Aman diyelim: Bunu lütfen, priapizm ile karıştırmayalım. Priapizm herhangi bir seksüel aktivite olmasa da penis ereksiyonundan muzdarip olunan ve çoğu zaman da çok ağrılı olan bir durum. Satiriasis öyle değil.

Satiriasis Nedir?

Biraz Daha Detaylandıralım

Öncelikle bağımlılık nedir, kısaca ondan bahsedelim: Bağımlılık, temel olarak bireyin fiziksel ya da ruhsal olarak pek çok zarar görmesi ve bu zararın farkında olmasına rağmen bir maddeden vazgeçmemesi olarak tanımlanabilir. 

Ancak burada “madde” dediğimiz zaman sadece nikotin, uyuşturucu maddeler ya da alkol akla gelmemeli. Buna madde bağımlılığı diyebiliriz ancak bağımlılığın onlarca farklı türü de var; alışveriş bağımlılığı, ilişki bağımlılığı, internet bağımlılığı gibi… İşte seks bağımlılığı da bunlardan biri.

Nörobiyolojik olarak ise bağımlılık kısaca şöyle; beyindeki karar alma, ödül ve cezaya cevap olan davranışlar gibi eylemlerin yönetildiği orbifrontal kortekste aşırı bir aktivasyon söz konusudur. Normalde seks, stratiumdaki dopamini artırıcı bir rol oynasa da asıl kısa devre orbifrontal korktekste meydana geliyor, diyebiliriz. Bu bölgede meydana gelen anormal bir aktivasyon bireyin yalnızca ödül ile ilgilenmesine sebep oluyor. Ceza? O kısım yok işte; cezayı ve dolayısıyla da davranışlarının sonuçlarını zerre kadar umursamıyor. Ödülünü almazsa da saldırgan, agresif bir birey olup çıkıyor.

Hakkında hala çok az şey bildiğimiz orbifrontal korteks ve zarar görmesi halinde ortaya çıkabilecek sonuçların ne olduğunu merak edenleri şöyle alalım. Ama hemen değil, oraya sonra dönersiniz; satiriasis hakkında söyleyeceklerimiz var daha.

Biraz Daha Detaylandıralım

Konu Yüksek Libidodan Öte

Libido nedir, bunu yazmıştık. Burada sadece yüksek libidodan bahsetmiyoruz. Dürtüsel bir bozukluktan da öteye geçmiş olabilecek nörolojik boyutları olabilen ve kökü çocukluğa kadar dayanabilen bir rahatsızlıktan bahsediyoruz.

Genellikle (Tüm centilmenler gibi söylemeye utansak da) bizim toplumumuzdaki er kişiler arasında “Skor tutmak” var. Birlikte olunan partnerlerin sayısı, bir sevişme süresince gösterilen performans ve daha pek çok bilimsel temeli olmayan yanlış bilgi erkekliğin göstergesi sanılıyor.

Elbette, böyle bir şey yok. Hatta gereğinden fazla randevusu olan, hemen her gece kendini başka bir partnerin yanında bulan ve yalnızca yaşayacağı deneyim ile ilgilenen bir erkeğin satiriasisten muzdarip olması söz konusu olabilir.

Buzdağının Görünmeyen Kısmı

Her gece başka bir partner ile seks yapmak. Birçok erkek için rüya gibi bir şey olabilir bu. Emin ol ki böyle bir şey bir rüya değil kabus olabilir, insanın derinlerindeki kabuslarını işaret eden türden hem de.

Satiriasisten muzdarip kişilere genel olarak bakıldığı zaman elbette “iktidarı elde tutmak” gibi bir tatmin söz konusu. Ne kadar çok kadınla seks yaparsa o kadar güçlü olduğunu düşünebiliyor. Aslında kontrol edemediği, bağımlılık haline gelmiş olan bu durumun altında çok başka sebepler yatıyor.

Satiriasis, diğer adıyla hiperseksüalite olan erkeklerin genellikle yalnızlık, öfke, kendine karşı duyulan nefret gibi olumsuz duygulardan kaçtığı görülebiliyor. Bazı erkeklerde bu durumun altında bilinçdışı homoseksüel eğilimlere karşı bir savunma olduğu da görülebiliyor.

Don Juan gibi hisseden bu erkekler dışarıdan bakıldığı zaman kendi halinden memnun gibi görünse de hiperseksüalitenin altında yatan sebepler o kadar da mutlu olmadıklarını gösteriyor.

Bu sebeplerden bazıları:

  • Çocuklukta sevgisiz ve güvensiz bir ortamda yetişme,
  • Ruhsal bozukluklar,
  • Genetik faktörler,
  • Organik beyin hastalıkları,
  • Kleine-Levin Sendromu,
  • İç salgı bezleri düzensizlikleri olarak sayılabilir.
Buzdağının Görünmeyen Kısmı

Buzdağının Görünen Kısmı

Genellikle 25-50 yaş aralığında görünen hiperseksüalitede bireyler kendi sosyal konumlarına, saygınlıklarına, sosyal çevrelerine uygun olmayan kişileri tercih edebiliyorlar.

Yine bu kişilerde narsistik yapı, kendine hayran olma gibi davranışlar görülebiliyor. Bununla birlikte müthiş birer laf cambazı olduklarını da ekleyelim; karşısındaki kişiyi bir anda göklere çıkarabiliyor ve yine aynı hızda da indirip vazgeçebiliyor.

İstediğini elde etmek onlar için çok önemli. Eğer istediğini alamazsa hırçın, öfkeli biri haline gelebiliyor. Zaten genel olarak hayata bakış açıları da karamsar, kendilerini acındırmaya dair eğilim gösteriyorlar.

Filtre ayarları neredeyse yok gibidir: Tek ilgilendikleri konu pornografidir. Partnerini bir güzellik algısı ile değerlendirmez, onun zekasına ya da karakterine önem vermez. Günün sonunda istedikleri tek şey eylem, yani seks yapmaktır.

Bir Araştırma: Klinik Belirtiler

Psikolog Dr. Patrick Carnes 1991 yılında 10 klinik belirti belirledi. Satiriasisten muzdarip bireyler en çok onayladığı bu belirtiler:

  • Kompülsif Davranış (%94)
  • Kontrol Kaybı (%93)
  • Durdurma Çabası (%88)
  • Zaman Kaybı (%94)
  • Kendini Meşgul Etme (%77)
  • Sorumlulukları Yerine Getirmeme (%87)
  • Sonuçların Farkında Olarak Devam Etme (%85)
  • Sosyal, Kariyer ve Eğlence Bağlamında Kayıplar (%87)
  • Vazgeçme (%98)

Bu aşamadan sonra Carnes, Cinsel Bağımlılık Tarama Testi (SAST) geliştirdi. Bu teste yanıt verenlerin %96,5’inin tanısal görüşmeler ile karşılaştırıldığı zaman doğru bir şekilde sınıflandırıldığını gördü.

Biraz daha ilginç bir bilgi daha var ki o da yine Carnes’ın 772’si erkek, 177’si kadın seks bağımlısı ve 141 kontrolörden oluşan bir grup üzerinde yaptığı araştırma sonucunda ortaya çıkan sonuçlardır. Carnes bu çalışması ile satiriasisten muzdarip olan kadın ve erkeklerde kontrolörden büyük ölçüde farkla yüksek olan bazı davranışsal alt tipler geliştirdi:

  • Fantezi seks (%18)
  • Röntgencilik (%18)
  • Teşhircilik (%15)
  • Baştan Çıkarıcı Role Play (%21)
  • Müdahaleci Seks (%12)
  • Parayla Seks (%15)
  • Ağrı Değişimi (%16)
  • İstismarcı Seks (%13)
Bir Araştırma: Klinik Belirtiler

Buzdağına Ne Oluyor?

Hastaların kendilerinin ve davranışlarının farkına varması oldukça zaman alabiliyor. Bu konunun kendi iradelerini aştığını görmek ve bir destek almak gerekliliği onlarda genellikle intihar düşüncesi ile birlikte oluşuyor.

6-7 yılın sonunda artık bu bağımlılığın hayatını kötü etkilediğini fark ediyor ve bir uzmandan yardım alıyor. Yani beyler, ola ki sizin de etrafınızda Lorenzo Van Matterhorn gibi arkadaşınız varsa kendisinin yardım alması gerektiğini söyleyebilirsiniz.

Tedavi edilemez değil, edilebilir. Ancak bu süreç çok da kolay olmayacak ve kısa sürmeyecektir, buna da hazır olmakta fayda var.

Buzdağına Ne Oluyor?

Sonuç?

Yazının sonuna ilgi çekici bir bilgi daha sakladık: Bizim ülkemizin de içinde bulunduğu coğrafyalarda özellikle kültürel açıdan böyle bir rahatsızlığa rastlanmayacağını düşünebilirsiniz. Ne de olsa seks hala bir tabu olma niteliğini taşıyabiliyor. Ancak yapılan araştırmalar aynı zamanda bu hastaların genel olarak sosyoekonomik açıdan düşük seviyede olduğunu gösteriyor.

Bunun açıklaması da, vaktini kaliteli bir şekilde değerlendiremeyen, sosyal yaşamındaki aktivite eksikliğinden muzdarip olan kişilerde bu durumun daha çok görülmesi. Eh, kabul edelim ki söz konusu ilgi alanları, kendini geliştirme, yeni hobiler edinme olduğu zaman bu coğrafyada çok da karşılaşılmıyor.

Erken Boşalma hakkında konuşurken de örnek verdiğimiz Lorenzo Von Matterhorn senin de arkadaşın olabilir. Bu tip durumlarda çabucak bir etiket bulup insanlara yapıştırmayı çok seviyoruz. Ne yazık ki bunlar bir etiket değil, bir tanı meselesi. O yüzden beyler, hem kendinizi sorgulayın hem de bilinçlenmesi gerektiğini düşündüğünüz arkadaşlarınıza destek olun. Bilgi de sevgi gibi en nihayetinde, paylaştıkça güzel.

İLGİLİ MAKALELER